Kurumsal Yönetim Notları Ne Kadar İnandırıcı?

Küresel ekonomilerin durgunluk yaşadığı ve yatırım yapma iştahının azaldığı son yılların ardından, dünya genelinde krizden çıkış beklentilerinin yavaş yavaş olumluya dönmeye başlaması, iyi kurumsal yönetim uygulamalarının önemini bir kez daha gündeme getirdi.  Kurumsal yönetim, Türkiye’de de 2013 yılında  şirketlerin büyümesi ve faaliyetlerinin sürdürülebilirliği açısından en önemli göstergelerden biri olacak. Zira, ülkemize yönelen uluslararası sermayenin kalitesini ve miktarını artırmak, ancak kurumsal yönetim anlayışının yaygın olarak  kabul görmesiyle mümkündür.

Yatırımcılar, ilgilendikleri şirketlerin kurumsal yönetim uygulamaları hakkında nasıl bilgi edinecekler?

Yatırımcıların, özellikle de bireysel olanların şirketlerle görüşüp kurumsal yönetime ne denli önem verildiğinin anlaşılması konusunda detaylı bilgi alma olanakları yoktur. Buna bazen coğrafi engeller, bazen organizasyon yapısındaki eksiklik ve bazen de bilgilendirme konusundaki isteksizlik neden olur.

Nasıl ki şirketlerin borçlanma araçlarını almak isteyen yatırımcılar için kredi dereceleri önemli bir rehber niteliği taşıyorsa, şirketin hisse senedini alıp ortak olmak isteyen yatırımcılar için de kurumsal yönetim derecesi önemli bir rehberdir. Çünkü şirketin, ortaklık haklarının kullanımı ve iyileştirilmesi konusundaki duruşunu;

  1. pay sahipleri,
  2. kamuyu aydınlatma ve şeffaflık,
  3. menfaat sahipleri,
  4. yönetim kurulu

şeklinde dört ana başlık altında detaylı olarak gösterir. Alınan notlar, bu duruşun ne kadar iyi ya da kötü olduğunun göstergesidir. Kredi derecelendirmesinde notun seviyesinin harflerle gösterilerek herkes tarafından kolayca anlaşılması sağlanırken, kurumsal yönetim derecelendirmesinde yine kolayca anlaşılacak şekilde rakamlarla ifade edilir. Böylece yatırımcılar, şirketle hiç görüşmeden ortaklık haklarının kullanımının kalitesi ve atılan her adımda menfaat sahiplerinin beklenti ve haklarının ne denli gözetildiğine dair bilgi edinebilecekleri bir rapora sahip olurlar, ki bu da şirkete ortak olup olmama konusunda verilecek kararda etkilidir.

Kurumsal yönetim derecelendirmesi her şirket için farklı mı uygulanıyor?

Derecelendirme şirketleri çalışmalarını, SPK’nın ağırlıklarını belirlediği ana başlıklar çerçevesinde kamuya açıkladıkları derecelendirme metodolojilerine uygun olarak yerine getirir. Bana göre derecelendirme sürecinin en önemli unsuru, derecelendirme uzmanlarının çalışmalarını bir kontrol listesi yaklaşımıyla kağıt üzerinde değil, fiili olarak gerçekten uyum sağlandığına kanaat getirecek şekilde yürütmeleridir.

Türkiye’de bugün itibarıyla borsa şirketleri arasında kurumsal yönetim derecesine sahip 45 şirket bulunuyor. Alınan derecelere bakıldığında, 43 şirket 8 ve üzerinde notlar alırken, 12’si, 9 ve üzerinde notlar almış. Bu notlar ilk bakışta, bir taraftan Türkiye’de kurumsal yönetim ilkelerini çok iyi seviyede uygulayan şirketler olduğu konusunda memnuniyet sağlarken, bir yandan da bu şirketlerin artık iyi uygulama anlamında neredeyse atacakları adım kalmadığı konusunda da endişe uyandırıyor.

Türkiye’deki şirketler mükemmel mi?

Neredeyse mükemmel kıvamını temsil eden bu notların, yatırımcılar ve profesyoneller nezdinde itibarının azalmaya başladığını üzülerek görmeye başlıyorum. Burada dikkat çeken bir kaç konu var;  ilki, kurumsal yönetim ilkelerinin başlıca hususlarına henüz SPK tarafından uyumu zorunlu hale getirilmeden uyum sağlamış şirketlerin aldığı dereceler, uyumu zorunlu hale getirildikten sonra alınan bazı derecelerden geri kalabiliyor. Aynı konuda uyum sağlamış şirketler arasında alınan derecelerin, farklı derecelendirme şirketleri tarafından nasıl bu denli uyumsuz olabileceği rahatsızlık uyandırmaya başlıyor. Hatta verilen notların sıhhati konusunda soru işaretleri oluşmasına neden oluyor. Bunun son işaretini, TKYD tarafından gerçekleştirilen son Kurumsal Yönetim Zirvesi’ nde gözlemleme fırsatı buldum. Notlar bu denli yüksek seyredince, yüzlerde ironik bir tebessüm oluşuyor.(!)

Dikkat çeken ikinci konu ise, ilkelere uyum sağlamaya hevesli olan bazı şirketlerin, İMKB Kurumsal Yönetim Endeksi’nde işlem görmeye yetecek seviyede not alabileceklerken, endeks ortalaması olan 87,46’ nın (8,75) çok altında kalıp yatırımcılar nezdinde “kötü” olarak algılanma kaygısı nedeniyle, derecelendirme yaptırmaktan kaçınmalarıdır.

Kredi derecelendirmesinin esas olarak rakamlara dayalı bir çalışma olması nedeniyle benzer durumdaki şirketlerin benzer notlar almaları kaçınılmazdır. Ancak kurumsal yönetim dereceledirmesinde uygulamanın gerçekliği konusunda bir kanaat kullanılıyorsa, bu kanaatinhakkaniyetli ve inandırıcı olması gereklidir. Yatırımcılar ve genel olarak kamuoyunda oluşmaya başlayan bu olumsuz algı, kurumsal yönetim anlayışına zarar vereceği gibi, orta vadede sermayenin ülkemize yönelmesine de olumsuz etki edecektir. Unutmayalım ki, yabancı yatırımcıların Türkiye’yi, genellikle karşılaştırdıkları Doğu Avrupa’ya göre tercih etmelerinin önemli nedenlerinden biri, Türkiye’deki iyi kurumsal yönetim uygulamalarıdır. Yatırım yapılabilir seviyeye yükseldiğimiz bugünlerde uluslararası sermayenin daha fazla gelmesi için orta ve uzun vadeli beklentilerimiz yüksekken, bu inandırıcılığın bozulmaması gerekir.

Ozan Altan

Müdür Yardımcısı | Yatırımcı İlişkileri

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments