Sermaye piyasalarımızın sürekli ve artan bir rekabet içinde gelişen küresel piyasalarda daha etkin bir konuma gelebilmesinin en önemli unsurlarından biri, şirketlerimizin faaliyet ve finansal performanslarının yatırımcılara doğru, tam ve zamanında aktarılması ile bu bilgilerin doğru yorumlanabilmesini sağlayarak, şirket ve yatırımcılar arasında güven duygusunun tesis edilmesidir.
Yakın geçmişte dünya kamuoyu tarafından tecrübe edilen şirket skandalları, yatırımcı-şirket ilişkisinde güven duygusunun zedelenmesinde önemli rol oynadı. Peki bu durumun tek sorumlusu şirketler miydi? Sermaye piyasası aracının değerini etkileyebilecek önemli gelişmelerin saklanması, ihtiyaç duyulduğunda bilgi alınabilecek yetkililere erişilememesi ve küçük yatırımcıların çoğu zaman ihmal edilmesi gibi yanlış uygulamalar şirketler hanesine yazılırken; kurumsal yönetim anlayışına uygun bir yapılanma konusunda şirketlere karşı talepkar olunmaması ve ortaklık haklarından sadece temettü hakkının gözetilip, yönetsel hakların önemsenmemesi ise yatırımcılar hanesine yazılan yanlışlar oldu.
Türkiye’de Yatırımcı İlişkileri, bazı büyük şirketler dışında, ancak SPK’nın Şubat 2009’daki düzenlemesi sonrasında önem kazanmaya başladı. Herşeye rağmen başlarda bazı mali tablo bilgilerinin yorumlanması veya bir çeşit pazarlama aracı olarak görülen Yatırımcı İlişkileri’nin gelişmiş sermaye piyasalarındaki uygulamalarınabakıldığında, aslında çok daha kapsamlı bir alan olduğu, şirketin faaliyet ve finansal performansı hakkında yatırımcılara ve diğer menfaat sahiplerine bilgilendirilme yapılması, yatırımcı kayıtlarının güvenli ve güncel tutulmasının sağlanması, genel kurulların ilgili mevzuat ve ana sözleşmeye uygun olarak yapılmasının sağlaması, şirketin bilgilendirme politikası kapsamına kamuyu aydınlatma ile ilgili her türlü hususun gözetilmesi ve bu konularda gerekli koordinasyonun sağlanması gibi, sermaye piyasası aracının değerine doğrudan etki edebilecek nitelikte önemli sorumlulukları bulunduğu görülmektedir.
Bilginin şirketlerin değerini etkilediği günümüz sermaye piyasalarında, Yatırımcı İlişkileri’nin etkin olarak çalışması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Yatırımcı İlişkileri faaliyetlerinin etkinliği ise, teknik bilgi ve mesleki tecrübesiyle kurumsal hafızasını oluşturmuş, faaliyet ve finansal performans arasındaki bağı doğru kurabilen ve kurumsal yönetim refleksi gelişmiş kişiler tarafından yerine getirilmelidir. Ancak bu şekilde yatırımcıların şirkete güven duyarak uzun vadeli yatırım kararı alabilmesinin mümkün olabileceği unutulmamalıdır.
Ozan Altan
Müdür Yardımcısı | Yatırımcı İlişkileri