Türkiye’de bir vadeli işlemler borsası kurulma çabaları 1994 senesinde gündeme gelmiş ve bu konuda adımlar atılmaya başlanmıştı. Ancak çeşitli faktörlerden dolayı (2001 senesinde döviz kuru üzerine bir piyasa kurulmuş olsa bile) işleyen bir piyasa için 2005 senesine kadar beklemek zorunda kalmıştık.
4 Şubat 2005 tarihinde İzmir’de kurulan Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası A.Ş. ilk etapta döviz vadeli işlem sözleşmeleri ile atılım yapmış, ancak bir süre sonra ivme Endeks 30 vadeli işlem sözleşmelerine dönmüş ve işlem hacminin çok büyük bir kısmı bu sözleşmede gerçekleşmeye başlamıştı. Döviz sözleşmelerinde veya altın sözleşmelerinde kısıtlı işlemler olurken VOB’un itici gücü Endeks 30 sözleşmeleriydi.
Likiditenin dar olduğu VOB’un ilk dönemlerinde yatırımcılar “arbitraj” kavramı ile yeniden tanıştı. Arbitraj finans literatüründe yer alan önemli konseptlerden biri olmasına rağmen, Türkiye’de bu deyime verilen anlam zaman içerisinde farklılık göstermiştir. Özellikle bankacılıkta çapraz kur işlemleri ile ilişkilendirilmiş ve jargona böyle yerleşmişti. Risksiz kar sağlamak olarak da tanımlanabilecek arbitraj VOB’un açılması ile yeniden eski anlamı ile anılmaya başlandı.
Arbitrajın finansal piyasalarda doğru fiyat oluşumunu sağlaması açısından önemi ortadadır. Likiditenin olmadığı ve dolayısıyla fiyatın yanlış olduğu durumlarda arbitratörler piyasaya girerek fiyatın olması gereken yere çekilmesini sağlar. Arbitraj yapanlar likiditenin kaybolmasını engellemek ve doğru fiyat oluşumunu sağlamak gibi önemli bir göreve sahiptir.
Bu bakış açısını biraz ileri götürürsek arbitratörlerin gönüllü piyasa yapıcıları olduklarını öne sürebiliriz. Piyasa yapıcılar herhangi bir finansal enstrümanda hem alım hem de satım emri vererek işlem yapmak isteyen yatırımcılara likidite sağlar.
VOB’un ilk dönemlerinde spekülatörler karşısında likidite sağlayan arbitratörler işlem hacminin ve doğru fiyatın oluşmasını sağladılar. Özellikle ucuz ödünç veya fonlama maliyetine sahip olup spot piyasada endeksi replike edebilme alt yapısına sahip her kurum için iyi bir gelir kapısı yaratılmış oldu. Zamanla piyasanın etkinliğinin artması ve likiditenin kendi içerinde sağlanabilmesi ile arbitraj artık eskisi kadar popüler değil ancak hala zaman zaman Endeks 30 kontratlarında arbitraj devam ediyor.
VOB’da Endeks 30 kontratlarının başarısı diğer kontratlara yansımadı. Değindiğimiz gibi altın ve döviz kontratlarında da bir miktar işlem hacmi olsa da diğer kontratlarda ya hiç işlem olmadı ya da ihmal edilecek kadar az işlem oldu. Bizce bunun iki nedeni vard: Birinci neden taleple ilgili;yatırımcılar veya kendini riskten korumak isteyen üretici veya tüccarlar vadeli işlemleri nasıl kullanacaklarını bilmiyorlar, işlem yapmak maliyetli ve külfetli geliyor ve piyasaların işleyişine hakim değiller. Sonuçta vadeli işlemlerle ilgilenmiyorlar. İkinci neden ise likiditeyi sağlayacak kurumların olmaması. Özellikle elektrik sözleşmelerinde bu hususun etkin olduğunu gözlemlemek mümkün. Spot piyasa ile vadeli piyasa arasında arbitrajın gerçekleştirilememesinden dolayı bu sözleşmelerde etkin fiyat oluşumunu gözlemleyemiyoruz. İşlem yapmak isteyen yatırımcı karşısında kimseyi bulamıyor. Likidite olmayınca fiyat hareketleri keskin ve spot piyasadan uzak olma riski yatırımcıları uzak tutuyor.
VOB-VİOP birleşmesi sonrası yüksek işlem hacmi beklenen endeks opsiyonları, pay opsiyonları ve pay vadeli işlem sözleşmeleri için ise başka bir hikaye ortaya çıkıyor. Endeks vadeli işlemlerinde işlem olurken pay vadeli işlem sözleşmelerine talep olmaması beklenen bir şey değildi. Bu sözleşmelerde işlem hacmi eksikliğinin belli bir kısmı VİOP piyasasının acele ile açılmasına bağlanıyor. Hem yerli hem de yabancı aracı kurumlar alt yapılarını VOB’da açılacak sözleşmeler için hazırlamaktaydı. Ancak ibre birden bire BIST’e dönünce altyapı değişikliklerini yapmak zaman aldı. Değişiklikler için çalışılırken yeni açılan piyasada likiditenin olmadığını gören aracı kurumlar diğer geliştirmelere öncelik verdi. Endeks 30 sözleşmelerinde gerçekleşen arbitraj işlemlerinin pay senedi işlemlerine yansımamasını ancak böyle açıklayabiliyoruz.
Yakın zamanda yatırımcıları VİOP’a çekmek için BİST bir dizi adım attı. Bunların başında piyasa yapıcılık sistemini daha etkin hale getirmek ve yatırımcının bilgisini arttırmak geliyor. İş Yatırım da sermaye piyasalarını geliştirmek olan misyonunun sonucu olarak bu faaliyetlere destek vermek için hazırlıklara başladı. İş yatırım daha önce VOB’da altın ve döviz sözleşmelerinde piyasa yapıcısı görevinde bulunmuştu. 8 Mayıs 2014 itibari ile VİOP pay vadeli işlem sözleşmelerinde de İş Yatırım resmi piyasa yapıcı oldu. VİOP’da işlem gören pay senedi vadeli işlem sözleşmelerinde alım-satım kotasyonu verilmeye başlandıktan sonra işlem hacminde keskin artış oldu. Önümüzdeki dönemde bu trendin devamını bekliyoruz.
Yatırımcıların vadeli işlemlere olan ilgisini arttırmak için gereken ikinci adım eğitim düzeyini arttırmak. Bu konuda da BİST’in bir eğitim atağı mevcut. İş Yatırım da bu atağa pay senedi vadeli işlem sözleşmeleri üzerine yapılacak eğitime katkıda bulunarak katıldı 9 Haziran 2014 Pazartesi günü saat 18:30’da Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Eğitim salonunda yapılan eğitimde pay senedi üzerine vadeli işlem sözleşmelerinin işleyişi, dinamikleri, fiyatlandırılması ve piyasa yapıcılık mekanizmasının likiditeye katkısı sunuldu.
Eğitimde yer verilen “VİOP Pay Vadeli İşlem Sözleşmeleri” başlıklı sunum için;
Yiğit Arıkök
Direktör | Hazine ve Portföy Yönetimi