Altın Standardı Gerçekte Nasıl Çalışır?
Bu ilk bölüm, yarın veya pazartesi de günümüz ve yakın geleceği göndereceğim. Nixon Şoku uzun süren dengesizliklerin bir anda sona erdirilmesi olduğu gibi önümüzdeki dönemde Doların aşırı kuvvetlenmesi benzer bir adıma neden olacak. En büyük sorun QE’nin para basma, kredinin mevduattan geldiği , altın sisteminin altın kadar para vs zannedildiği bir ortamdan geçiyor olmamız.
Dünya görünürde yavaş, sıradan insan için hissedilmeyen ama geri planda hızla yeni bir para sistemine doğru yol alıyor. Akademik yayınlar, bir anda ortaya çıkan Bitcoin ve benzeri para birimler, Apple Wallet, Alibaba’nın Çin’in en büyük para fonunu oluşturması, elektronik para tartışmaları ve global dengesizlikler bunun işaretleri. Yazıya önce Altın sistemine değinerek başlayacağım, ardınden Bretton Woods, sonrası ve cari sistemin incelenmesi ile bir sonuca varmaya çalışacağım. Bu iyidir şu kötüdür olarak bir tespitim yok. Henüz kaldıraçlı FX seviyesinde olan bizim piyasamız açısından çok uzun bir yol olsa da gelecek zannedilenden daha yakın…
Altına dayalı sistem 1.0- İlkel dönem;Altın=Para
Sistem kavram olarak kulağa basit gelebilir. Altın veya altına dayalı bir kağıt paranın kullanıldığı sistem. Ancak detaylar biraz daha karmaşık. İdeal bir sistemde para arzının da teknolojik gelişmeler ve üretim kapasitesindeki artışa oranla artması gerekir. Bu artış yaşanmadığı taktirde deflasyon fazla olduğu taktirde ise enflasyon ortaya çıkar. Altının günlük hayatta doğrudan kullanıldığı dayalı bir sistemde devlet para arzının kontrolüne sahip değildir. Örneğin ABD kıtasının keşfedilmesi ile bir anda artan Altın ve Gümüş arzı neticesinde Portekiz ve İspanya’da enflasyon patlamıştır. Ancak paradaki altın oranına hakım olabilir. Altına baz metal eklenmesi yani de”base” edilmesi.
Altına dayalı bir sistemde arz “madenlerin üretim kapasitesine” bağlı olarak değişir. Bu durumda sektör çok fazla üretirse enflasyon yukarı yönde hareketlenecek ancak bir noktada şirket karı da azalmaya başlayacağından üretim veya yatırım kısılarak denge sağlanacaktır. Az üretimde ise deflasyon baş gösterecek ve reel anlamda yatırım ve üretim bir noktada daha karlı hale geleceğinden üretim artışı yaşanacaktır. Ancak günümüzdeki ve hatta 1900’lerin başındaki gibi sofistike bir ekonomik yapı bu kadar döngüsel ve geç tepki veren bir sisteme bağlı olarak çalışamaz.
Ülkeler arasındaki ilişki de benzer bir şekilde çalışacaktır. Çin ABD’ye mal satıp fazla verdiğinde altın ABD’den Çin’e doğru gidecek ve bir noktada ücretlerin artması ve enflasyona neden olurken ABD’de tam aksi bir durum yaşanacaktır. Bu noktaya gelindiğinde Çinli tüketici ucuz ABD malını veya yatırım fırsatlarını tercih ederek altın akışını tersine çevirecektir.
Altın sistemi 2.0- Klasik dönem 1880-1913
Bank of Amsterdam veya Wisselbank’ın gerçek anlamda ilk banka olduğunu daha önce detayları ile paylaşmıştım. Metal paranın yıpranması,aşınması veya çalınmasına karşı önlem olarak bir süre sonra “kuyumcular” kullanılmaya ve saklama hizmeti vermeye başlamıştır. Paranızı belli bir saklama hizmeti karşılığında “kuyumcuya” teslim ettiğinizde karşılığında size bir “banknote” yani altınınızın miktarını/kalitesini belgeleyen bir doküman alıyorsunuz. Dikkat edin ilk başta Bankacılık= Saklama hizmeti. Adı maalesef tarihe geçmeyen ancak tarihi değiştiren bir kuyumcu (Wisselbank belki de) sıradan bir günde kendisine emanet edilen altınla kendisinden tahsil edilen altının birbirini dengelediğini ve stoktaki altının top yekûn hareket etmediğini keşfettiğinde ise modern bankacılığın kapısı aralanıyor. Artık kuyumcumuz kendisine “emanet edilen” altın miktarından çok daha fazla sayıda “banknotu” piyasaya sürebilir ve kredi açabilir. Şu an itibarı ile fractional reserve tabir edilen ve hatalı bir şekilde hala geçerli olduğu düşünülen bankacılık sistemine geçtik.
Avrupa’dan ABD’ye geçiyorum zira en iyi örnekler bu bölgede gelişiyor. Bir önceki paragrafta hiç “devlet-hükümet-merkez bankası vs” gibi resmi bir kurum adı kullanmadım. Zira şu anda “serbest” bankacılık dönemindeyiz. Kuyumcumuz veya artık resmi adı ile bankacımız kendi parasını (dolar diyelim) “basabilir”. ABD’de İç Savaşa kadar http://nesara.org/files/coinage_act_1792.pdf ,hatta büyük depresyon sırasında yeniden, çok sayıda kurumun bastığı banknote piyasada dolaşıyordu (aşağıda iki örnek var, isterseniz siz de kız arkadaş veya petinizi paraya koyabilirdiniz).
Altınınızı darphanede altın para haline getirip, bankaya yatırdığınızda elinize bir banknot veriliyordu. Bankanıza güven duyulduğu sürece bu banknot ekonomik işlemlerde kullanılabiliyordu. Buna ek olarak bir de çek uygulaması var ki konuyu basit tutmak için değinmeyeceğim. Sadece şu detay yeterli, çek kişiye yazıldığı için mevduat yani banknot haline getirilmediği sürece günlük işlemlerde kullanılamaz durumda.
Neticede tam anlamı ile gelişmiş bir altın standarttı şu şekilde çalışır: Hükümet kurun altın karşılığını belirler ve bankaları tamamen özgür bırakır. Bugün olmazsa olmaz düşündüğümüz regülasyonların, sermaye yeterlilik oranlarının ve hatta sermayenin kendisi, minimum rezervlerin hiç biri yoktur. Tek denetleyici piyasanın kendisidir.
Sistem Nasıl Çalışıyor?
Peki bu kadar özgürlükçü ve piyasaya dayanan bir mekanizma neden çalışmadı. Aslında çalıştı ve bu sorunun siyasi bir cevabı da var (Greenspan’ın Ayn Rand’ın ekibinde olduğu sırada yazdığı yazıyı paylaşmıştım, yarın göndereceğin Bancor çalışmasında tekrar okuyabilirsiniz ).Ancak o konuya girmeden “kabul görmüş” cevap üzerinden gideceğim. Çünkü asıl cevabın ne olduğu önemli değil artık uygulanabilir bir sistem olmaktan çıktı Altın sistemi. Ama Altın önemini kaybetmedi ve çok daha yüksek fiyatlar zamanı geldiğinde önümüzde.
X-Y ve Z adlı 3 bankamız olduğunu var sayalım. Her 3 bankaya da 100 dolarlık altın yatırıldı (Z bankasında 75 dolarını siz 25 dolarını da ben yatırdım) ve karşılığında banknot ihraç edildi. Para arzı 300 dolar ve tamamen altın. Z bankası bir müşterisine 50 dolarlık çek yazdı ve bu müşteri çeki X bankasına yatırdı. Bu durumda Z’nin aktif ve pasifi 50şer dolar X ‘in ise 150şer dolar. Bu 300 dolarlık altının aynı anda çekilmeyeceğini var sayan bankalarımız 100 doları da havadan yaratabilir. Ve bankaya güven olduğu sürece bu 100 doların arkasında altın varmışçasına işlemler yapılacaktır. Bir örnekle gidelim:
Ertesi gün Z bankası bir müşterisine 1000 dolar kredi verdi. Bankaların günümüzde nasıl kredi “yarattığını” çok detaylı paylaşmıştım. Değişik bir durum o tarihte de yok. Aksine inananlar hayali ve pembe bir dünyada yaşıyor. Bankanın varlıkları 50 dolarlık altın ve 1000 dolarlık kredi ile 1050 dolarlık çek ve mevduattan oluşuyor. Klasik anlamda bankanın “rezervi” ne kadar sorusunun cevabı 50 dolar olmalı. Aynı gün siz kapıdan girdiniz ve 75 dolarlık altınınızı almak veya karşılığında bir çek istediniz ve çeki Y bankasına götürdünüz. BOOM! Bankamız batık. Ortada bir lender of last resort yani likidite sağlayacak Merkez Bankası yapısı da yok. Eğer koşarak kahveye girip “Beyler aşağı mahalledeki bankadan altınımı çekemedim” diye bağırırsanız ve herkes altınını çekmeye koşarsa sadece saklamacı olarak değil kredi veren bir banka olarak da çalışan tüm bankalar iflas edecek. Arada bir 1907 misali J.P. Morgan çıkmaz ise.
Alternatif senaryoya bakalım: Bankaya gidip altınınızı istemediniz. Kredi sonucunda oluşan mevduat veya banknot da hiç bir zaman altın talebine dönüşecek noktaya gitmedi. Sistem işler halde devam edecek…
Aşağıda 1885 ve klasik sistemin sona erdiği 1913 tarihlerinde para arzının oluşumunu görüyorsunuz. 300 dolarlık Altınımız son derece ufak bir kısmı. Altın=Para değil artık.
Tek sorun banka panikleri de değil üstelik. X-Y ve Z bankalarımız işler iyi gittiği için ve hiçbir maliyetleri olmadığından ekonomi canlı olduğundan “düşük” faizlerle kredi açıyor. İşler yukarıdaki örnekte olduğu gibi bozulduğunda ise Altın yani rezerv bulmak için “yüksek” faiz veriyor. Oysa işler kötüye gittiğinde piyasada faizler düşmeli,iyiye gittiğinde ise yükselmeli. İdeal koşularda enflasyon yükseldiğinde yatırımcılar altınlarını çekmeli ve faizler yukarı gitmeli. Ancak bu zamanında yapılmadığı taktirde sistem altının bir anda çekilmesine dayanamayarak “bankacılık panikleri” yaşıyor. Yani sistem stabil değil.
Yarın da kendisinden bahsedeceğim Triffin konuyu çok net açıklıyor:
“[the] reconciliation of high rates of economic growth with exchange-rate and gold-price stability [in the 19th century] was made possible … by the rapid growth and proper management of bank money, and could hardly have been achieved under the purely, or predominantly, metallic systems of money creation characteristic of the previous centuries. Finally, the term ‘gold standard’ could hardly be applied to the period as a whole, in view of the overwhelming dominance of silver during its first decades, and of bank money during the latter ones. All in all, the nineteenth century could be far more accurately described as the century of an emerging and growing credit-money standard, and of the euthanasia of gold and silver moneys, rather than as the century of the gold standard.” (Triffin 1985: 153).
Altın Sistemi 3.0- Merkez Bankalı Standart
FED’in 1913 yılında hangi koşullarla, hangi grubun ne tür itirazları olduğunu 100. yıl mailimde detaylandırmıştım. Doğrudan FED’li altın sisteminin nasıl çalıştığına geçelim. Altınınızı yine X-Y-Z bankalarına götürüyorsunuz ve onlar da alıp FED’e götürüyor (aslında siz de doğrudan FED’e götürebilirsiniz). Karşılığında FED banknotları teslim ediyor. Şu anda sınırsız banknot yaratma yetkisi FED’de artık. Sınırsız kelimesinin altını özellikle çizdim zira bu sistemde FED elindeki altın stoku ile sınırlıdır gibi hatalı bir görüş de var. FED açısından gözetmesi gereken iki şey ödemeler dengesi ve piyasada var olan güven. Bunlarda sorun yoksa istediği kadar para basabilir teorik olarak.
FED aynı zamanda bankalara da rezerv tutma mecburiyeti getiriyor. Önceki sistemde böyle bir mecburiyet yoktu hatırlarsanız. Bunu getirme nedeni aslında panikleri engellemek değil, kredi arzını kontrol altında tutma. Rezervi yükselttikçe kredi arzını daraltabilir (tekrarlıyorum sistem artık böyle değil) . 50% rezerv kuralı getirdiğinde yukarıdaki örneğe göre 5000 dolar rezerv tutulması gerekecek. FED APİ’ler ve rezerv kuralı ile artık faizleri ve kredi miktarını kontrol edebilir. Aynı zamanda sistem krize girdiğinde sınırsız likidite verebilir. Ancak FED’in tuttuğu altından daha büyük bir altın talebi ortaya çıkarsa yine panik yaşanacak. Aslında enflasyonu kontrol altında tutan da bu. Şayet FED olan para talebinden fazlasını basarsa veya insanlar bunu düşünürse altın talep edecek.
Altın Standardı Sonra Eriyor
Gerçek anlamda altın standardının en önemli kurallarından biri istediğinizde elinizdeki kağıt parayı verip altın alabilmenizdir. Bu anlamda Altın standardı Bretton Woods yani Nixon şoku ile değil FDR’ın büyük depresyon sırasında uygulamaya koyduğu executive order 6102 ile (daha önce paylaştım…) sona ermiştir. Daha sonraki dönemde devletler hariç kimse dolarını altına çeviremedi… Yani Bretton Woods gerçek anlamda altın standardı sayılmaz.
Sistem Nasıl Çalışıyor-2: Bretton Woods-Triffin Dileması-Doların Rezerv Para Birimi olması hakkında ABD ne hissediyor ve gelecek.(+kullandığım kaynaklar)
Şant Manukyan
Müdür | Uluslararası Piyasalar Hisse Senetleri ve Türev