Şirket Değerinde FED Etkisi

Bugünlerde amatöründen profesyoneline neredeyse herkesin FED politikalarına odaklandığı bir ortamda, yatırımcıların da yön belirleme konusunda tereddütlü olduğuna şüphe yok. Bu karmaşık ortamda ne kadar etkili olur bilemem ama yine de piyasanın temel kurallarının halen geçerli olduğunu hatırlatmak isterim.

Öncelikle, şirketin değerini FED politikalarının değil, şirketin esas faaliyetleri, özkaynak karlılığı, temettü politikası/verimliliği ile kurumsal yönetim uygulamalarının belirleyeceği unutulmamalıdır. Zira bu unsurlar, yatırımcının yatırım kararında etkili olacak en temel unsurlardır. Peki küresel likiditeye ilişkin politikalar şirket değerinde hiç  mi etkili olmaz? Piyasalarda yarattığı şoklar nedeniyle hisse fiyatında elbette etkili olur, hatta tam da bu satırları yazarken ABD Kasım ayı tarım dışı istihdam verileri beklenenden sadece 17-18 bin daha yüksek geldiği için BIST-100, 30 saniye içinde %1’e yakın geriledi ve sonraki 30 saniye içinde ise neredeyse verdiğini geri aldı. Aslında bu canlı örnek bile bu yazının amacına hizmet eden basit ama net bir durum.

Daha önce de belirtmeye çalıştığım gibi  şirketin esas faaliyetlerinden gelir yaratabilme kabiliyeti, bunu karlılığa yansıtabilmesi, karını yatırımcılarıyla paylaşma istek ve uygulamaları ile finansal değerlemeler çerçevesinde rakiplerine göre ucuz olması, yatırımcıların yatırım kararında son derece etkili olacaktır.

Piyasaların bu kadar dalgalı olabildiği dönemlerde yatırım kararı verilirken yukarıda belirttiğim unsurlara ilave olarak, şirketin ne kadar tahmin edilebilir ve şeffaf olduğu da büyük önem taşır. Tahmin edilebilirlik  ve şeffaflık; belki de özellikle böylesine derinlik taşımayan değerlendirmelerin, bilgilerin ve yorumların olduğu bir ortamda şirketler lehine avantaj yaratacaktır.

Nasıl ki insanoğlu tarih boyunca bilmediği varlıklardan korktu ve uzak durdu, yatırımcılar da bilmediği, tahmin edemediği ve içini göremediği şirketlere karşı mesafeli durur, yatırım yapmaz. Faaliyet ve karlılık açısından başarılı olan şirketler aynı zamanda tahmin edilebilir ve şeffaf bir yapıya sahip olduğunda, sadece rakiplerine göre tercih edilmekle kalmayacak, satışa neden olan tarım dışı istihdam verisi gibi haberlere de, piyasanın geneline göre dirençli olacaktır.

Bu çerçevede faaliyet ve finansal performansları iyi olan şirketler alacakları kararlarda;

  • Başta ortakları olmak üzere bütün menfaat sahiplerinin hak ve beklentilerini gözetirse ve
  • Özellikle stratejik konularda yatırımcı taleplerini karar süreçlerine dahil ederse

tahmin edilebilir şirketler ligine yükselir ve yatırımcılarına orta-uzun vadede mutlak değer yaratırken, kısa vadeli veri/beklenti/haberlerden de az etkilenir.

Sonuç olarak, yatırım kararı alınırken günlük ve geçici unsular değil, orta ve uzun vadeli tahmin edilebilir dinamikler öncelik taşımalıdır. Yabancı yatırımcıların borsada işlem gören paylardaki payının c fakat işlem hacmindeki payının sadece olduğu bilgisi ışığında, yatırım tercih ve politikalarının  ne kadar dikkatli yapılması gerektiği açıktır.

Ozan Altan

Müdür Yardımcısı | Yatırımcı İlişkileri 

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments