Adam Smith’e Göre Devlet:
İlk yazıyı 2015-2017 değişim dönemi diyerek bitirmiştim. Aslında benim kafamdaki ikinci yazı bu değildi, ancak gelişmeler nedeni ile sıralamayı değiştirmek doğru olabilir. Yaşananlar bahsettiğim değişimle doğrudan ilişkili olduğundan, anlaşılması da büyük önem taşıyor. Önce doğru bilinen bir yanlışa değinmek istiyorum. Piyasa güçlerine inanan görüşlerin çoğunluğu kaynağından değil de türevin türevinden öğrenildiği için Adam Smithsanki her şeyi piyasa güçlerine ihale etmiştir gibi anlatılır.
Smith “The Wealth of Nations” adlı eserinde devletin görevlerini yani “devleti Devlet yapan” unsurları 3 başlık altında tanımlar:
- Savunma
- Adalet
- Altyapı
- Sosyal Kurumlar
Aşağıda konuları derinlemesine anlattığı bölümlerin giriş kısımlarını paylaşıyorum.
*The first duty of the sovereign, that of protecting the society from the violence and invasion of other independent societies, can be performed only by means of a military force
*The second duty of the sovereign, that of protecting, as far as possible, every member of the society from the injustice or oppression of every other member of it
*The third and last duty of the sovereign or commonwealth is that of erecting and maintaining those public institutions and those public works, which, though they may be in the highest degree advantageous to a great society, are, however, of such a nature that the profit could never repay the expence to any individual or small number of individuals, and which it therefore cannot be expected that any individual or small number of individuals should erect or maintain.
Bu girişi yapma nedenim “gerçek” Adam Smith’i tanıtmaktan ziyade bir noktaya dikkat çekmek. Smith devletin görevlerinden birisini “para basmak” veya “arzı kontrol etmek” olarak tanımlanmamıştır. Oysa bugün değil yaygın tam anlamı ile ezici görüş bu “monopolün” devletlerin hakkı olduğu yönündedir.
“Bit” pazarına Nur mu yağıyor?
Sanırım bu açıklamadan sonra konuyu nereye getireceğim belli olmuştur: Bitcoin ve özel para kavramı. Bu konu hakkında ciddi miktarda literatür oluşmaya başladı. Gerek yabancı gerekse yerli kaynaklardan Bitcoin’in ne olduğuna dair pek çok yoruma ulaşabilirsiniz. Bu konuyu gerçekten anlamak isteyenler konunun yaratıcısı Satoshi Nakamoto (gerçek adı değil) tarafından 2008 Kasımında yazılan Bitcoin: A Peer-To-Peer Electronic Cash System başlıklı çalışmayı okuyarak işe başlamalı (mümkünse IT’ci bir arkadaşınızla beraber). Konumuz Bitcoin olmadığından ben sadece bir özeti paylaşıyorum:
Bitcoin bir “Merkez Bankası” veya muadili tarafından “basılamaz”. Daha ziyade bir emtiayı anımsatan şekilde bilgisayar diline yerleşmiş olan “mining” “block chain” “block” gibi tabirlerle tanımlanan bir proses neticesinde bitcoin “üretilir”.
Basitleştirmek gerekirse bilgisayar aşırı karmaşık bir algoritmaya uygun bir rakam bulduğunda bir bitcoin “üretilmiş” olur. Yeni her block yeni 25 bitcoin anlamına gelir. Şu ana kadar olan istatistiklere göre her 4 yılda bir yeni block’lar üretilerek basılabilecek bitcoin miktarı 50% azalmaktadır. Daha önce bir block karşılığı 50 bitcoin olurken 2012 Kasımı’ndan itibaren bu miktar 25’e gerilemiştir. Cari durumda olabilecek max. bitcoin miktarı 21 milyon olarak hesaplanmıştır. Yani az önce belirttiğim algoritmaya uygun sayı adedi sadece 21 milyondur. Block üretimi karşılığında bitcoin üretimi azalan bir seyir izlediğinden uzmanlar yakın tarihte block üreticilerinin teşvik edilmesi için bir işlem vergisi oluşabileceğini düşünüyor.
Bir Bitcoine sahip olmanız ve başkalarının sizin adınıza bitcoinleri kullanmaması için herkesin bir “cüzdanı” olması gerekiyor. Bitcoin “public key cryptography” olarak tanımlanan bir sistemi kullanarak kişilere özgü kamuya açık ve özel anahtarlar üretiyor. Sadece özel anahtar kullanılarak işlem yapılabiliyor ancak kamuya açık anahtarınızla da işlemi yapanın siz olup olmadığınız herkes tarafından tespit edilebiliyor.
Basit bir işlem şu şekilde gerçekleşecek:
- A kişisi B kişisine 1 birim bitcoin gönderecek.
- B kişisi A’ya adresini gönderiyor
- A bir “işlem mesajına” B’nin adresini ve bitcoini koyuyor.
- A özel anahtarı ile işlemi onaylıyor ve karşı tarafa doğrulaması için kamu anahtarını açıklıyor.
- A bitcoin sistemine işlemi açıklıyor (2. Aşamadan sonrası sistemde otomatik)
İşlem tamamlandıktan sonra detaylar olabilecek en çok sayıda bilgisayara gönderiliyor ve hepsi daha önceki işlemlerin de tutulduğu block zincirlerine ekleniyor (sistem bir şekilde işlemin geçerliliğini okuyabiliyor –proof of work- diyorlar) ve sistem her zaman en güncel blok zincirini tespit edebiliyor.Yani işleminiz Ağdaki herkese açıklanıyor… Böylece A kişisi B’ye gönderdiği bitcoinleri bir daha kullanamıyor. İşlemleri şuradan görebilirsiniz.
Görüldüğü üzere işlem boyunca adınız soyadınız, vergi numaranız, e-mailiniz, kullanıcı adınız ve şifreniz gibi detaylar yok. Her hesap bir adres ve özel anahtara bağlı ve bunların kayıtlı olmasına gerek yok (bu açıdan nakit kullanarak ödemeye benziyor). Adres ise 27-34 alphanumeric sembolden oluşan ve 1 veya 3 ile başlayan “31uEbMgunupShBVTewXjtqbBv5MndwfXhb” gibi bir şey. Sadece okuyarak yorum yazmış olmamak için bu aşamaları şahsen de test ettim.
Bitcoin fiyatlarının 1200 dolara gelmesi ile bunun bir balon olduğu, Lale, Nasdaq, Konut baloları ile karşılaştırıldığını ve çöküşün kaçınılmaz olduğuna dair de pek çok yorum yazıldı. Hayır Bitcoin bunlarla karşılaştırılabilecek bir enstrüman değil.
Bitcoin adı ile değil “kavramı” ile tartışılması gereken bir konu. Basit bir sorun üzerinden gidelim. Paranın 3 fonksyonu vardır. Hesap birimi olması (unit of account), değişim birimi olması (medium of exchange) ve saklama aracı olması (store of value). Bitcoin’in benzetildiği yukarıdaki “balonlar” bu tanımlara uyuyor mu? Bitcoin uyuyor mu?
Bitcoin veya XYZCoin sadece Paypal veya Western Union yerine bir elektronik ödeme sistemi mi (ki yaratıcısı bunu düşünmüş) yoksa kamunun kontrolü dışında bir para olabilir mi? önemli olan ve ABD’de tartışılan da bu. Lale bir ölçüde olsa da Nasdaq balonu veya konut balonu veya South Sea hiçbir zaman devletin para basma gücüne meydan okuyabilecek bir sisteme dönüşme potansiyeli olan finansal gelişmeler değildi. Bir trader için Bitcoin’in fiyatı önemli olabilir. Bu yazı dizisi için ise Bitcoin’in temsil ettiği fikir çok önemli.
Hayek Ve Özel Para
Bu da içine girdiğimizde çıkmanın oldukça zor olacağı diğer bir konuya bizi getiriyor. Konuyu, görüşleri kesin doğru olduğundan değil ancak alternatifi düşünmeye sevk ettiğinden, Nobel ödüllü ve Avusturya okuluna mensup ekonomist F.A Hayek’in “Denationalisition of Money” adlı eserini kaynak kullanarak tartışacağım. 2000 yıllık yerleşik görüşü destekliyor olsanız bile aksi görüşe şahit olmak için okunmalı.
Hayek kitabını o dönemde Avrupa Birliğinin temellerinin atılması üzerine yazmıştır. Aslında kitapta Euro’nun (henüz sadece teorik kavramı vardır) neden çalışmayacağına vs de değinmiştir ancak ana fikri “Para’nın kontrolü özelle ellerde olmalı”dır. This seems to me both preferable and more practicable than the utopian scheme of introducing a new European currency, which would ultimately only have the effect of more deeply entrenching the source and root of all monetary evil, the government monopoly of the issue and control of money.” “Ütopik bir fikir olan yeni bir Avrupa para birimine oranla daha tercih edilebilir ve uygulanabilir görün görünüyor, zira son noktada bu (Euro) tüm parasal kötülüklerin anası olan devletin para basma ve kontrol etme monopolü sadece daha da pekiştirecektir”.
Kitabı özetlemeyeceğim ancak Hayek’in özel parasını özetlememde fayda var. Hayek devletin (legal tender vs) izin vermesi durumunda serbest piyasanın çok daha kaliteli, limitli ve değerli “fiat para” üreteceğini savunur (dikkat edin altına dayalı değil, bir Avusturya ekonomisti açısından bu büyük bir sapma aslında). Bir özel firma (Hayek banka olarak veriyor) “Ducat” adından yeni bir birimi piyasaya sürer ve söz konusu birimi taban olmak kaydı ile ör. min 100 dolar ve Euro karşılığı istenildiğinde geri alacağını açıklar. Bu garanti nedeni ile Banka 100 dolar değerindeki Ducat’ı muhtemelen 105 dolardan satacaktır. Ardından Banka tüketicilerin talebine bağlı olarak Ducat’ı bir (ihtiyaçlardan oluşan) sepete fixler ve 1 Ducat’ın “her zaman” bu sepeti satın alacağını açıklar. Bu noktada Bitcoin’de şu anda olmayan bir eksiklik Banka tarafından tamamlanacaktır. Aşırı volatilitede veya sepet/değer kazanır/kaybederse Banka piyasa işlemleri ile bu gelişmeleri telafi edecek ve dengede tutacaktır. Aksi durumda zaten piyasa daha dengeli olan diğer bir paraya geçiş yapacaktır. Teori elbette burada bitmiyor. Hayek pek çok unsur gibi “kanuni para” (legal tender) kavramının devlet tarafından nasıl manipüle edildiğini de anlatıyor. Gresham Kanunu, deflasyon, enflasyon, ödemeler dengesi, muhasebe vs de değindiği konular arasında.
Devletin monopol olduğunu, cari kağıt para (fiat money) sisteminin aslında batı icadı olmadığı ve Çin’in (Bitcoin’i kısmen ilk yasaklayan ülke) çok önceki yüzyıllarda uyguladığı gibi konulara girmiyorum. Ancak devam etmeden önce başka bir “monopole” bankalara değinmemiz gerekiyor. Tüm ders kitaplarında paranın (bankacılık sistemi tarafından) yaratılması aynı şekilde anlatılır. Fractional Reserve Banking olarak bilinen sisteme göre mevduatınızı bankaya yatırdığınızda banka belli kısmını rezerv olarak tuttuktan sonra kalanını kredi olarak kullandırır. Bu miktar başka bir bankaya mevduat olarak girer ve yine rezerv kısmı ayrıldıktan sonra krediye dönüşür ve böyle devam eder. Money Multiplier yani para çarpanı da bu gelişmenin özetidir.
Tartışmaya açık olsa da ben kendi fikrimi belirtiyorum; yukarıda yazdıklarım tamamen yanlış. Cari sistemde mevduat krediyi yaratmaz aksine kredi mevduatı yaratır ve bankalar bu operasyonun ardından rezervleri bulur. “In many cases, banks borrow in that market specifically to meet reserve requirements.” . Banks do not, as too many textbooks still suggest, take deposits of existing money fromsavers and lend it out to borrowers: they create credit and money ex nihilo – extending a loan to the borrower and simultaneously crediting the borrower’s money account. Eski FSA Başkanı Adair Turner “The Fed is responsible for distributing currency and coin to depository institutions, and for ensuring that enough currency and coin are in circulation to meet public demand”.
Konuyu daha detaylı tartışmak isteyenler mail atabilir. Ana fikir içinde bulunduğumuz finansal sistemde para yaratma yetkisi sadece FED’e ve FED’in istediğinde kontrol edebileceği bankalara aittir. İşte şeytanın gizli olduğu detay…
Sonuç olarak belki Bitcoin değil ama Bitcoin denemesi “özel para” ve devletin para üzerindeki monopolünün sorgulanmasına neden olabilir. Cornell’in de bulunduğu Ithaca’da Ithaca hours veya Berkshares gibi özel paraya benzer uygulamalar zaten mevcut, ABD’de daha önce özel para uygulaması olduğunu da biliyoruz. Şöyle bir model düşünün; Apple, Amazon veya Google (Hayek uygulayıcı üzerinde piyasa denetimini a thousand hounds olarak tanımlıyor) bir bankaya benzer şekilde Bitcoin’lerinizi mevduat olarak kabul edeceğini açıklasa, yukarıda çok kabaca anlattığım fraktal sisteme göre kredi uygulamasına geçse, volatiliteye müdahale etse ve Hayek’in düşüncesine paralal bir “özel merkez bankası” konumuna yükselse Dolara veya Euro’ya ne olur? Sayısı limitli, arkasında Google’ın varlıklarının bulunduğu ve değerini kaybetmeyen bir para birimi? (Evet komplikasyonları var ama hiç uygulanmamış bir şey değil bu, sadece alışık değiliz).
Tesadüf diye bir şey yoktur sadece vakti gelmiş fikirler vardır ve “Bitcoin” fikrinin şimdi ortaya çıkması da bir tesadüf değildir. Balon mu değil mi tartışması ise fikrin önemi göz önüne alındığında aşağıda gördüğünüz o bir kuş hayır uçak hayır Süperman tartışmasıdır.
Son olarak Hayek’in Denationalisition of Money adlı kitabından bir paragrafla bitiriyorum:
The addictive drug of cheap Money
The belief that cheap money is always desirable and beneficial makes inevitable and irresistible the pressure on any political authority or monopolist known to be capable of making Money cheap by issuing more of it.Yet loanable funds made artificially cheap by creating more money for lending them, not only help those to whom they are lent, though at the expense of others, but for a while have a general stimulating effect on business activity. That at the same time such issues have the effect of destroying the steering mechanism of the market is not so easily seen. But supplies of such funds for additional purchases of goods produce a distortion of the structure of relative prices which draws resources into activities that cannot be lastingly maintained and thereby become the cause of an inevitable later reaction. These indirect and slow effects are, however, in their nature very much more difficult to recognise or understand than the immediate pleasant effects and particularly the benefits to those to whom the additional money goes in the first instance.
Sistem’de görülen değişim işaretleri ile devam edeceğim…
Şant Manukyan
Müdür | Uluslararası Piyasalar