FX piyasalarında işlem yapmakta olan yatırımcılar global ekonomik büyüme beklentilerine göre farklı para birimlerinde farklı yönlerde pozisyonlar alırlar. Global ekonomiye yönelik risklerin düşük olduğu zamanlarda yatırımcılar tercihlerini riski daha yüksek olarak nitelendirilen para birimlerinden yana kullanırlar. Örneğin global piyasalarda krizin yaşandığı 2008 senesi yatırımcıların riskli yatırım araçlarından uzak durdukları bir yıl olurken toparlanmanın yaşandığı 2009 yılı ise yatırımcıların riskli para birimlerinde pozisyon almayı tercih ettikleri bir yıl olmuştur. Burda bahsedilen riskten kasıt gelişmekte olan para birimlerinden ziyade ‘risk on’ para birimleri olarak nitelendirilen global ekonomik büyümeye duyarlılığı yüksek para birimleri. Yatırımcılar tarafından uzun yıllar boyunca risk iştahının yüksek olduğu dönemlerde tercih edilen Avustralya Doları’nın yerini değişen dinamiklerle birlikte yavaş yavaş Kanada Doları, Yeni Zelanda Doları, İsveç Kronu ve Meksika Peso’suna bıraktığını görüyoruz.
Avustralya Doları, krizin finans piyasalarını vurduğu 2008 üç aydan kısa sürede %37 değer kaybedip piyasanın toparlanma sürecine girdiği 2009 yılında bu kayıplarının tamamını geri kazanarak yatırımcıların riskli para birimleri sıralamasında üst sıralara yerleşmişti. Uzun süre Çin’in büyük altyapı projelerine dayalı bir büyüme yolu tercih etmesi ve Avustralya’nın endüstriyel metallerin üretimindeki avantajlı pozisyonu Çin’in ekonomik büyümesi ile Avustralya Doları arasında yüksek korelasyon yarattı. Çin’in ekonomik büyümesine yönelik pozisyon almak isteyen yatırımcılar, Çin’in hala şeffaf olmayan ve dışa kapalı sayılabilecek finans piyasalarına yatırım yapmak yerine Avustralya Doları’nı tercih ediyorlardı. Fakat son dönemlerde Çin Hükümeti’nin ekonomik büyüme modelini “yatırım ve tüketim” arasında daha dengeli bir noktaya taşıma yönündeki isteği ve bu yöndeki girişimleri Çin’in endüstriyel emtialarda talebini azaltacağı ve Avustralya Doları ile olan korelasyonunu da azaltacağı yönünde yorumlanmaya başlandı.
Institutional Investor dergisinde yakın zamanda çıkan bir yazıda ekonomik büyümeye yönelik pozisyon alan yatırımcıların tercihlerini Avustralya Doları yerine Yeni Zelanda Doları’ndan yana kullanmaya başladığına dikkat çekildi. Dünyanın en serbest ekonomilerinden biri olarak nitelendirilen Yeni Zelanda’nın ekonomisi büyük oranda tarıma bağımlı durumda. Tarım GDP’nin yaklaşık % 9’unu oluşturmasına rağmen ihracat gelirlerinin yaklaşık dörtte üçünü oluşturuyor. Bu sebeple Asya bölgesindeki ekonomik büyüme ve Çin’in üretimden tüketime kayacak yeni büyüme modelinin Yeni Zelanda Doları’na pozitif yansıması ve korelasyonun artması bekleniyor. Diğer yandan artması beklenen korelasyonun önüne çıkan engel ise Yeni Zelanda’nın en büyük ticaret partneri olan komşusu Avustralya. Zelanda’nın ihracatının dörtte birinin Avustralya ile olması sebebiyle AUD ve NZD arasında yüksek bir korelasyon bulunuyor.
Yeni Zelanda Doları gibi global ekonomik büyümeye yönelik pozisyon almak isteyen yatırımcıların diğer gözde para birimlerinden biri ise İsveç Kronu. İsveç Borsası’ndaki çok uluslu ve gelirlerinin çoğunluğunu uluslararası hizmet ve üretimden yaratan şirket sayısının fazlalığı (Ericsonn, Volvo, Astra Zeneca, Pfizer, Nokia gibi) İsveç Kronu’nu global ekonomik büyümeye karşı duyarlı hale getiren etkenlerden biri olarak öne çıkıyor. Diğer yandan İsveç’in 2013 yılında ekonomisi daralması beklenen komşusu Avrupa Birliği bir engel olarak çıkıyor.
Kanada’nın ihracatının dörtte üçünü gerçekleştirdiği ABD ekonomisiyle olan güçlü bağları ve petrol ihracatçısı statüsü Kanada Doları’nı hem ABD’nin ekonomik büyümesine hem de global ekonomik büyümeye yönelik pozisyon almak isteyen yatırımcılar için cazip hale getiriyor. Kanada Doları HSBC’nin Risk on/Risk off endeksine göre de ekonomik büyümeye yönelik pozisyon almak isteyen yatırımcılar için Avustralya ve Yeni Zelanda Doları’ndan daha yüksek korelasyona sahip.
Meksika Peso’su, Meksika’nın büyük miktarda petrol ihracatçısı olduğu göz önünde bulundurulduğunda global ekonomik büyümeyle artacak petrol ihtiyacından pozitif etkilenecek para birimlerinden biri olarak öne çıkıyor. Diğer yandan son yıllarda mali, iş gücü ve enerji reformlarının etkisinde Meksika Peso’sunun olası global bir yavaşlamadan daha önceki krizlere oranla çok daha kuvvetli çıkması bekleniyor. Reformların yanı sıra ülkenin üretim sektöründe artan rekabet gücü ve Meksika’nın Kanada gibi Amerika ile olan yüksek ihracat hacmi, ABD ekonomik büyümesine yönelik pozisyon almak isteyen yatırımcılar için Meksika Peso’sunu öne çıkarıyor.
Pınar Özyüksel
Uzman | Uluslararası Piyasalar