Fiscal Cliff’den Budget Deficit’e

Uzunca bir süredir duyduğunuz ve global piyasaları negatif etkileyen mali uçurum ‘fiscal cliff’ konusunun son haftalarda piyasaları daha fazla tedirgin ettiğini izledik. Bu sorun aslında kamu harcamalarında kısıtlamaya gidilmesi ve Başkan Bush döneminde ekonomiyi canlandırma adına konulan düşük vergi oranlarının 31 Aralık’ta son bulmasıyla başlayacaktı. Bu tarihe kadar uzlaşma olmaz ise vergi artışı ve azalan kamu harcamaları nedeniyle ABD ekonomisine yaklaşık 600 milyar dolar tutarında bir maliyet, global büyümede de 0,5 – 1%  aralığında gerileme, ABD işsizlik oranının tekrar 9,1%’a dönmesine yol açacak bir risk olarak gündemimizde yer aldı.  Yeni yeni toparlanma aşamasına giren ABD’nin bu iç sorunu gibi gözüksede büyüme oranlarındaki gerileme ile sınırlı kalmayacağı tahmin edilerek endeks getirlilerinde de sert  değer kayıpları öngörülüyordu.

Bu sorunun çözülmesi  için vergi indirimlerinin kısmen veya tamamen uzatılması en mantıklısı olur gibi düşünülse de, olayın iç yüzünün biraz daha karışık olduğunu biliyoruz. Seçim süresince 1%’lik zengin kesimi teşkil edenlerin vergi oranlarında artırım ve en az gelire sahip 20%’lik kesimden düşük vergi oranı vaadinde bulunurak tekrar başkan seçilmesi kolaylaşan Obama ile Temsilciler Meclisini ellerinde tutan ve 1%’lik zengin kesim’in desteğini alan Cumhuriyetçiler’in vergilendirme konusunda uzlaşamaması, piyasada risk algısının azalmasına yol açtı. Aslında her iki parti’nin de vergi kesintilerinin devamlılığı tarafında uzlaşabileceği sinyali alınırken azınlık 1%’lik zengin kesim’in vergi oranın 35%’ten %39,6’ya çekilerek artırılması uzlaşmanın varılamadığı önemli noktaların başında yer alıyordu. Son dakikalara kadar süren toplantılar yılın ilk saatlerinde meyvesini verirken hazırlanan paket demokratların elinde olan Senato’dan ve cumhuriyetçilerin egemenliğinde olan Temsilciler Meclisi’nden 257 oya karşılık 167 oyla kabul edildi. Demokratların ve Başkan Obama’nın son günlerdeki ısrarı sonucunda, zengin kesim’in vergi oranı’nın %39.6’ya çekilirken, vergi artış sınırının ise hane halkı gelirinin  $450 bin, kişisel gelirin ise $400 bin olarak belirlendiğini, işsizlik sigortasının uzatıldığını, sermaye ve temmettü kazançları’nın %23,8’e artırılması kararlaştırılarak vergi kalemi üzerinden kısmi olarak bu sorun halledilmiş oldu. Cumhuriyetçiler vergi indirimlerine ilave kamu hacama kesintilerini daha fazla yer almasını isteselerde sonuç alamadılar.

Mali uçurum son dakikada önlenmiş ve piyasalara derin bir nefes aldırmış olsa da, önümüzdeki aylarda yine politik tansiyon eşliğinde bütçe açığı sorunu ile volatil hareketler kaçınılmaz olacak. ‘Debt Ceiling’ olarak adalandırlılan ve son 40 yol içerisinde 91 kez arttırılan bütçe tavanı ve limitin artırılması konusu için anlaşmanın Şubat sonu gibi yapılması bekleniyor. Mali uçurumun bertaraf edilmesi ile bütçe’ye gelecek maliyeti(açık) 3 trilyon olması hesaplanırken, $1,2 trilyon tutarındaki ‘sequestration’ yani harcama kesintileri (medicare gibi devlet sağlık sigortası  kesintileri) ise  henüz(2 ay daha) devreye girmiş değil.

Kısacası belki de mali uçurumdan aşağı uçmak (vergi artırımı, kamu harcamalarında kesintiye gitmek) bazılarınca bütçe açığı sorununu aşmak anlamına geliyordu ama ABD ekonomisini durgunluğa yeniden sokmamak için kısa vadede en mantıklı hareketin yapıldığını ve piyasaya 2 ay gibi bir süre tanınmış olduğunu düşüyorum. Zaten dünkü yukarı yönlü piyasa hareketi ve VIX endeksindeki -18%’lik aşağı yönlü hareket bunu desteklemiş oldu. Ekonomik yönden bakacak olursak, vergi oranı artış limiti’nin en azından $400/$450 bin dolar gelirlilerden itibaren başlatılması tüketici harcamalarını ve dolayısıyla tüketim ve perakende sektörlerini destekler nitelikte olurken, lüks mal ve otomobil üreticilerine negatif etkisi olacaktır.

Orkun Duruöz

Bölüm Yönetmeni | Uluslararası Piyasalar

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments