Faiz indirimi bize Irak

Piyasa oyuncularına üç dilek sorsanız, çoğunun cevabı “para, para, para” olur. Piyasa iktisatçılarına aynı soruyu sorsanız zarf değişir mazruf aşağı yukarı aynı kalır.

• ABD Merkez Bankası’nın (FED) para piyasasını sıkılaştırmakta aceleci olmaması 
• Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) para politikasında ilave genişlemeye gitmesi 
• Türkiye Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz indirmeye devam etmesi. 

Piyasaların şimdiye kadar tüm dilekleri tuttu. Mayıs ayında %2,1’e yükselen enflasyona rağmen FED faiz tahminlerinde önemli bir değişikliğe gitmeyerek küresel risk iştahını destekledi. Avrupa Merkez Bankası faizleri indirerek ve bankalara uzun vadeli, sabit faizli, ucuz kredi kanallarını açarak piyasalara güven verdi.

Sıra piyasaların üçüncü dileğine, Türkiye Merkez Bankası’nın faiz indirimine geldi. Başkan Başçı geçtiğimiz haftalarda yaptığı basın toplantılarda risk primindeki düşüşün para politikasını amaçlanandan çok sıkılaştırdığını söyleyerek faiz indirimine kapıyı araladı.
Dereyi görmeden paçayı sıvamayı seven piyasalar faiz indirimi beklentisiyle tahvil piyasasında alışa geçti. Önceki hafta Irak’ta patlak veren iç savaş tehdidine rağmen tahvil piyasasında vadesine göre 50-100 baz puan arasında gerileme korundu.

Piyasa iktisatçıları arasında yapılan anketlerde de benzer bir sonuç çıktı. Ekonominin öngörülenden hızlı büyümesine ve enflasyonda yukarı yönlü baskının devam etmesine rağmen piyasa iktisatçıları Merkez Bankası’nın faiz indireceğini tahmin ediyor.

Piyasaların tahvil indirimi beklentisinde FED ve ECB kadar hatta onlardan daha fazla etkili olan bir unsur daha var. Başbakan Erdoğan’ın açık ve net bir şekilde Türkiye’de faizlerin çok yüksek olduğunu ve indirilmesi gerektiğini söylemesi.

Ancak Irak’ta giderek artan sivil savaş tehlikesi bu mutlu tabloyu bozuyor. Irak’taki üç etnik güç arasındaki (Şii, Sünni, Kürt) gerginliği sıcak çatışmaya döndüren IŞİD işgal ettiği toprakları artırmaya devam ediyor. Irak’taki durum Türkiye ekonomisini ve piyasalarını üç kanaldan vuruyor.
• 12 milyar dolar ile ikinci büyük pazarımız olan Irak’a ihracatımızın düşmesinin reel ekonomi üzerinde yapacağı tahribat. Irak ile iş hacmimiz bakliyattan, tavuk etine çeşitli gıda ürünlerinden tutun, petro-kimya sektörüne ve taahhüt işlerine uzanan geniş bir alana yayılıyor. Irak’ta uzun süreli bir yavaşlama büyümeyi aşağı çekebilir.
• 115 dolara yükselen petrol fiyatlarının ve gerileyen Ortadoğu ihracatının ödemeler dengesine vereceği zarar. Petrol fiyatlarındaki on dolarlık bir artış ödemeler dengesini 4 milyar dolar artırırken, döviz kuru ve enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı yapıyor.
• IŞİD’in Musul konsolosluğunu basarak Türkiye vatandaşlarını rehin alması karşısında hükümetin sert bir tavır almaması Türkiye’nin bölgenin önde gelen ülkelerinden olduğu algısını bozarak itibarımızı düşürdü.

Tüm bu risklerin olduğu ortamda üç yıldır enflasyon hedefini tutturamayan bir Merkez Bankası’nın faiz indirmemesinin daha doğru olacağına inanıyor ve faiz indirimi bize ırak diyoruz.

Serhat Gürleyen, CFA

Direktör | Araştırma

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments