Aile Şirketleri ve Sermaye Piyasalarında Kurumsal Yönetim

Kurumsal yönetim  genelde borsa şirketleri için gündeme gelir. Bunun nedeni kurumsal yönetimin ilk bakışta ortaklık haklarının kullanımının iyileştirilmesindeki önemi ve şirketin piyasa değerine olan etkisidir. Peki aile şirketleri açısından konu önemli midir?

Türkiye’de şirketlerin çok büyük bir çoğunluğunu oluşturan aile şirketlerinde; aile fertleri arasında yaşanan menfaat çatışmaları, verimlilik analizinin yapılamaması, yönetimde çok seslilik ve şirketin süreklilik gösterememesi gibi sorunlar yaşanır. Bu tür sorunları barındıran şirketlerin de sonraki nesillere kalabilmesi olanaksızdır. Bağımsız ve şeffaf bir yönetim yapısı, şirket stratejisinin doğru belirlenmesi, etkin bir risk yönetimi, iç kontrol mekanizması ve doğru bir bilgilendirme politikası, aile şirketlerinin değişim için ihtiyaç duyacağı temel adımlardır.

Diğer yandan, şeffaf olunmak istenmemesi, hesap verebilir bir yapının tercih edilmemesi, adil olmanın zor olduğunun düşünülmesi ve sorumluluktan kaçınılması, aile şirketlerinin kurumsal yönetime karşı mesafeli durmalarının başlıca nedenleri olarak karşımıza çıkıyor.

Peki aile şirketlerinin sermaye piyasaları üzerinden şeffaflıkla tanışması ve zamanla kurumsal yönetim illkelerini bütünüyle benimseyerek yukarıda sayılan adımları atabilmesi mümkün müdür? Elbette mümkündür. Şirketlerin şeffaflaşma ile ilk tanışmaları borçlanma araçlarının halka arzı ile gerçekleşiyor. Çünkü borçlanma araçlarını halka arz eden şirketler, finansal raporlarını her çeyrek kamuya açıklamak durumunda kalırken, yatırımcının yatırım kararını etkileyebilecek önemli gelişmeleri de kamuya açıklamakla yükümlü oluyor.

Şeffaflık konusunda atılacak bu adımlar, şirketin ticari sırlarını başkalarıyla paylaşacağı anlamına gelmiyor. Borçlanma aracı arzı nedeniyle daha şeffaf bir yapıya kavuşan şirketin, yatırımcılar tarafından tanınmasını, güven duyulmasını ve en önemlisi de tahmin edilebilir hale gelmesini sağlıyor.  Böylece şirketin sadece sermaye piyasalarından değil, bankacılık sektöründen de daha düşük maliyetlerle  yeni borçlanmalar yapmasına olanak sağlanıyor. Bilinmeyenden korkulurken bilinene güven duyulur ve yatırımcılar da bilebildikleri ölçüde yatırım kararlarını verir.

Borçlanma aracını halka arz eden şirket, şeffaflaşmak için atmak durumunda olduğu adımlara alışırken, aslında bir yandan da kurumsal yönetim ilkelerine uyum konusunda  gerek zihinsel gerekse organizasyonel yapısını oluşturmak için komforlu bir zamana sahip olur. Zira, şeffaflık zaten kurumsal yönetimin önemli bir adımıdır. Bu konuda belirli bir olgunluğa erişen şirket de, pay halka arzı sonrası uymakla yükümlü olacağı düzenlemelere de kolaylıkla uyum sağlayabilecektir.

Özellikle şirketlerinin şeffaflaşması ile sermaye piyasaları ve kurumsal yönetim arasındaki bağın aile şirketlerine anlatılabilmesi amacıyla kurumsal üyesi olduğumuz Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) ile birlikte Anadolu’yu gezip bu konularda bilgilendirme yapmak istedik. Bu kapsamda iki yılda 14 ilde gerçekleştirilecek “TKYD Anadolu Seminerleri” nin ilk durağını 27 Mayıs 2013 tarihinde İzmir’de gerçekleştirdik. Genel Müdür Yardımcımız Mert Erdoğmuş’un da panelist olarak katıldığı program, üniversite buluşmaları kapsamında İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde başladı ve sonrasında da özel sektör buluşmaları kapsamında Ege Genç İşadamları Derneği (EGİAD)’nde devam etti. Karşılaştığımız ilgi ise, şeffaflık ve kurumsal yönetim anlayışının Türkiye’de hızla yayılmakta olduğunun açık bir işareti oldu. 12 Haziran 2013 tarihinde Kayseri’de Erciyes Üniversitesi ve KAYSO (Kayseri Sanayi Odası) işbirliği ile “TKYD Anadolu Seminerleri” devam edecek. 12 Haziran 2013 tarihinde Kayseri’de Erciyes Üniversitesi ve KAYSO (Kayseri Sanayi Odası) işbirliği ile “TKYD Anadolu Seminerleri” devam edecek.

 Ozan Altan

Müdür Yardımcısı | Yatırımcı İlişkileri

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments