ABD seçimlerini Biden’ın zaferiyle geride bıraktık. Beklendiği üzere Trump yenilgiyi kabul etmedi. Kendini yasal seçimin galibi ilan eden Trump, yasal olmayan mektupla oyların geçerli sayılmaması için mahkemeye başvuracaklarını açıkladı. Bizce, sonucun değişmesi çok zor. Biden ile Trump arasındaki oy farkı 4 milyonun üstünde. Seçim sonuçları henüz kesinleşmedi. Ancak Mavi Dalga ihtimali azalıyor. Demokratların Temsilciler Meclisinde, Cumhuriyetçilerin Senatoda çoğunluğunun azalarak devam ettiği bir siyasi tablo ortaya çıkacak gibi görünüyor. Dengeli siyasi tablo Başkanlık zaferine rağmen Demokratların seçim vaatlerinin önemli bir kısmını yerine getiremeyeceğine işaret ediyor.
Siyasi belirsizliğin geride kalmasını kutlayan piyasalarda güçlü bir yükseliş yaşanıyor. Bölünmüş siyasi tablo nedeniyle Ek Mali Paketin çıkartılmasının zorlaşacağı ve Fed’in daha genişleyici politikalar uygulamak zorunda kalacağını fiyatlayan piyasalar seçim sonuçlarına doları satıp, hisse ve tahvili alarak cevap verdi.
Piyasa fiyatlamaları fazlasıyla iyimser bir tabloya işaret ediyor. Seçim öncesine göre yüzde 2 değer kaybeden DXY dolar endeksi 92.2 ile ağustos ayından beri gördüğü en düşük seviyeye geldi. 2018 yılında gördüğü dip seviyenin sadece yüze 3,5 üzerinde bulunuyor.
Hisse senedi tarafında da durum farklı değil. Seçim öncesi gördüğü dip seviyeye göre yüzde 7 yükselen S&P 500 eylül ayında gördüğü tarihi zirvenin sadece yüzde 2 altında bulunuyor. Nasdaq endeksi seçim öncesine göre yüzde 9 yükselerek tarihi zirvesinin sadece yüzde 1 aşağısında seyrediyor.
Mavi Dalga senaryosunun fiyatlandığı geçen haftaya göre hisse senetlerinin bu denli değer kazanmasını ve doların zayıflamasını açıklamakta zorlanıyoruz. Bölünmüş politik tabloyu ek mali paketin gecikmesi ve/veya küçülmesi ve büyüme üzerindeki risklerin artması olarak okuyoruz.
Piyasaların büyüme cephesindeki riskleri yeterince fiyatlamadığına inanıyoruz. İkinci dalganın yükseldiği ve Demokratların sosyal mesafe önlemlerini artırdığı bir senaryoda ABD’nin ihtiyaç duyduğu ilave genişleyici politikaları hayata geçirememesi ekonomideki canlanmayı baskılayabilir. Küresel kriz tecrübesi genişleyici para politikasının büyümeyi desteklemek için yetersiz kaldığını gösteriyor.
Türkiye varlıkları küresel risk iştahındaki toparlanmadan sınırlı olarak yararlanıyor. MSCI Türkiye aybaşından beri yüzde 5 yükselişle gelişmekte olan ülkelerin yüzde 7 artışına yakın bir performansa sahip. Buna karşın Türk lirası negatif ayrışmaya devam ediyor. Gelişmekte olan ülke paralarının dolara karşı yüzde 3-4 değer kazanmasına rağmen Türk lirasında yüzde 2’nin üzerinde değer kaybı görüyoruz.
Merkez Bankası Başkanlığına Naci Ağbal’ın atanması bu durumu değiştirir mi? İşi çok zor. Rezervlerin eridiği, Türk lirasının aşırı değer kaybettiği ve enflasyonun yükseldiği zor bir ortamda görevi devralıyor.
Naci bey Maliye Bakanlığında bürokrat olarak görev yaptığı günlerden beri hem Cumhurbaşkanının hem de piyasaların güvenini kazanmış değerli bir isim. Doğru politikaları uygulamak için Ankara’dan gerekli yetkiyi alırsa piyasaların güveninin yeniden kazanılmasını sağlayabilir. Ateşten bir gömlek giyerek başladığı yeni görevinde kendisine başarılar diliyoruz.
Serhat Gürleyen
Direktör | Araştırma