Bu günlerde Twitter aleminde, heyecanlı sitelerde ve takipçilerinde tatlı bir telaş var. 20 Kasımda İngiliz Parlamentosunun bazı üyelerini 170 yıl sonra (ki doğru değil) ilk kez “paranın yaratılması” konusunu tartışacak. Benim de sık sık bahsettiğim ve genel kabul görmüş bilgilerin nasıl hatalı olduğunu anlatmaya çalıştığım bir konu bu. Blogda: http://blog.isyatirim.com.tr/sistem-nasil-calisiyor-2 ve
http://blog.isyatirim.com.tr/kapitalizmin-krizi-uzerine-2-hayek-ve-ozel-para
yazılarına bakabilirsiniz.
Ancak bu heyecanlı siteler sadece 20 Kasım toplantısna ve 1844’ten sonra “ilk toplantı” olması noktasına odaklanmış görünüyor.
Eksik olan kısmı ise 1844’te öncesinde ve sonrasında neler olduğu? Zira bu o dönemin büyük olaylarından biridir. Bank of England’ın sitesinde Bank Charter Act 1844 olarak bilinen yasayı görebilirsiniz. Çok özetle bu yasaya göre İngiltere’de banknot basma yetkisi sadece Bank of Englanda verilmiştir. Altın sistemi anlattığım yukarıdaki linkte serbest bankacılık kavramı içinde nasıl her bankanın kendi banknotunu basabildiğini ABD örneği üzerinden anlatmıştım.
Geri gidelim… 19 yüz yılı İngiltere’sinde 2 görüş çarpışmaktadır. Ricardo‘nun (ki kendisi borsacıdır aslında) sağlam para görüşüne yakın duran Currency School olarak adlandırılan grup ve (Ricardo’nun görüşleri emek değerin temeli olsa da bu konuda karşı çıktığı için bir şekilde Marx’ın da aynı safa düştüğü) Banking School. Ricardo altın-fiyat seviyesi-ödemeler dengesi ve altının ülkeler arası akışı arasında bir ilişki olduğuna inanır. Bu düşünceden yola çıkan ilk grup sadece 100% altın karşılığı bulunan paranın piyasada var olması gerektiğini söylerken ikinci kesim banknotların altına değiştirilebilir olduğu bir sistemde bankaların kendi parasını basmasında bir sorun olmayacağını, fiyatlarla ilişkisi bulunmadığını ve piyasa mekanizmalarının kontrolü sağlayacağını iddia eder. 1844 yasası temelde bu iki görüşün çarpışmasının bir neticesidir. (bir nevi Quantity Theory of Money vs Real Bills Doctrine)
1825 yılı pek çok tarihçi ve ekonomist açısından ilk modern (dışsal, savaş gibi bir etki olmadan) krizdir. Endüstri devrimi nedeni ile üretim talebi aşmış ve neticesinde tüm dünyada spekülatif yatırımlar boy göstermeye başlamıştır. Öyle ki Gregor MacGregor adlı bir maceracı,asker, spekülatör Poyais adında bir Latin Amerika ülkesi uydurmuş, arazi satmaya başlamış ve 1822’de 200,000 pound değerinde bono ihraç etmiş, 18 Ağustos 1825’te Londra bankası Thomas Jenkins&Co’dan 3000,000 pound değerinde 2.5% ile kredi çekmiştir. Konu dağılmasın diye bu ilginç konuyu burada kesiyorum. Kriz sırasında 6’si Londra olmak üzere toplam 70 İngiliz bankası batmıştır. BOE o sırada bir MB olarak çalışmaktan ziyade hissedarlarını ve altınını korumak için faiz indirecek yerde faiz arttırınca kriz derinleşmiş ve ancak Fransa’dan yollanan altın rezervi ile aşılabilmiştir. 1837 yılında ise rezervleri azalan BOE faiz arttırınca bugünkü FED etkisi yaratmış ve ABD bankaları da faiz arttırmak zorunda kaldığından önce ABD ardından tüm dünya krize girmiştir.
Özetle görünen şudur ki 25 ve 37 krizlerinde Altın İngiltere’den kaçmış bunun karşılığında BOE faizleri arttırmak zorunda kalmış ve altını geri çekmesine rağmen finansal çöküş ve global resesyon yaratmıştır. Oysa Ricardo’nun karşılaştırmalı üstünlük ve global ticaret kuramına göre ticaret dengesi İngiltere aleyhinde hareket etmeye başladığında altın kaçacak nominal fiyat ve ücretler düşecek ve her şey bir süre sonra yeniden dengelenecektir. Neredeyse gün be gün yaşanacak bu düzeltme tamamlandığında kriz yaşanmadan yeniden global denge kurulacaktır. Ancak 1825 ve 37 krizlerin yaşandığında bu görüş sorgulanınca Currency School sorunun İngiltere’nin fazla liberalize bir para sistemine sahip olmasından kaynaklandığını ve hem altın hem de banka banknotlarının para olarak kullanılmasının krize neden olduğunu iddia etmiştir. Banknot miktarı altın miktarına eşitlendiğinde bir daha kriz olmayacaktır. Söz konusu düşünce okulu sorunu bankacılık sisteminde görürken Marx ve arkadaşlarının kapitalizmi sorgulamaya başlayarak radikalleşmeye başladıkları dönem de bu dönem ve nedenleri de bu krizlerdir.
Currency School üyeleri Napolyon Savaşları (Fransızların hala; kazansak şimdi herkes İngilizce değil Fransızca konuşuyor olacaktı dedikleri savaş:) sonrasında ortaya çıkan enflasyonun ve ilk başta büyük refah yaratan büyüme/spekülasyonun para-altın konvertibilitesinin kopmasından kaynaklandığını iddia eder ve dönemin başbakanı (Robert Peel) da bu görüşü makul bulduğundan 1844 yılında yeni bir yasa çıkartır. Buna göre sadece BOE para basacak ve para ya 100% altınla veya max 14 milyon sterlin devlet tahvili ile desteklenecektir. Diğer bir deyişle Sistem 14 milyon sterlini dolaşımdaki minimum para olarak görür. Bunun ötesinde para basmak için altın gerekir.
BOE bu kanuna göre İhraç Departmanı ve Bankacılık Departmanı olarak yeniden organize edilir. İhracat departmanı temelde bir darphanedir. Bankacılık departmanı ise bir bankanın yapması gereken tüm faaliyetleri yapar.14mn sterlinin üzerinde gerekli paranın basımı için yeterli miktar altın İhraç Departmanında tutulurken kalanı Bankacılık Departmanında yatar. Şayet Altın miktarı 14 mn Sterlinin üzerindeki para miktarından daha azalırsa Bankacılık Departmanına herhangi bir işlem sonucu geri dönen para imha edilir.
Ancak 1847-1857 ve 1866 Krizleri neticesinde kanun 3 kez devlet tarafından askıya alınır. New-York Daily Tribüne gazetesine makaleler yazan Marx (ki kanunun fiyasko olacağını söylemiştir ve bahsedeceğim makalesi orijinal hali ile internette var) yasanın destekleyicilerinden Lord Overstone’un 2 ay ara ile düştüğü durumla dalga geçer:
Overstone önce 1857 yılında parlamento araştırması neticesinde 1844 yasasını “By strict and prompt adherence,” he said, “to the principles of the act of 1844, everything has passed off with regularity and ease; the monetary system is safe and unshaken; the prosperity of the country is undisputed; the public confidence in the wisdom of the act of 1844 is daily gaining strength; and if the Committee wish for further practical illustration of the soundness of the principle on which it rests, or of the beneficial results which it has insured, the true and sufficient answer to the Committee is, look around you; look at the present state of trade of the country; […] look at the contentment of the people; look at the wealth and prosperity which every class of the country presents; and then, having done so, the Committee may be fairly called upon to decide whether they will interfere with the continuance of an act under which those results have been developed.” Son derece verimli bir sistem olarak tanımlar 6 ay sonra ise başında bulunduğu komite yasanın askıya alınmasının çok isabetli bir karar olduğunu söyler. Bu durumda “Ya yasa doğru hükümetin müdahaleleri hatalı ve hesap sorulmalı, veya yasa hatalı hükümetin müdahaleleri doğru“‘dur
Peki yanlış giden nedir?
1844 Yasası gerçekten de banknot miktarı ve altın giriş çıkışı arasında ilişkiyi sağladı ancak görüldü ki bu değişime Currency Okulunun beklediğinin aksine fiyatlar değil faiz oranları tepki veriyordu (Marx’ın da bir bakıma desteklediği Banka Okuluna göre paranın az veya çok olması fiyatların düşük ve yüksek olmasını sağlamaz, aksine fiyatlar düşük veya yüksekse para aza veya çok olur) Yasanın çıktığı 1844 ve uygulamada olduğu 1873 dönemine baktığımızda fiyatların ve ticaret hacminin yukarıya ancak dolaşımda olan banknot sayısının İhraç Departmanında bulunan banknot sayısına göre devamlı düşüş içinde olduğunu görüyoruz. Çekler ve para piyasası fonları (geniş olarak checkable deposits) banknotların yerini alınca bu beklenmeyen durum oluşmuştur. Ekte Kapital 3. cilt 34 bölümden aldığım BOE’nin Altın rezervleri, faiz ve 15 temel maddenin fiyat hareketini görebilirsiniz.
Nitekim 1857 tarihli rapor “As in the 10 years 1834-43 (bu tabloyu paylaşmıyorum), so in 1844-53, movements in the bullion of the Bank were invariably accompanied by a decrease or increase in the loanable value of money advanced on discount; and the variations in the prices of commodities in this country exhibit an entire independence of the amount of circulation as shown in the fluctuations in bullion at the Bank of England” (Bank Acts Report, 1857, II, pp. 290, 291). da bu tespiti yapar.
Altın İngiltere’den çıktığında fiyatlar düşeceğine faiz yükselmekte ve yüksek faiz de sermayeyi kendisine çekmektedir. Ödemeler dengesi açık verse de para geldiği için sorun yaşanmaz ve ekonomi bir süre daha büyür ancak bir noktada açık o kadar büyür ki kriz kaçınılmaz olur. Kriz başladığında ise fiyatlar ve ücretler düşer , resesyon ağırlaşır , ithalat azalır ihracat artar ve ödemeler dengesi düzelir. Yani bugün olduğu gibi, o zaman da banknot-altın bağlantısı üzerinden krizsiz değil doğrudan bir krizle.
Dahası 1844 yasası karşılığı olmayan Banknot sürülmesini engellediği için altın ülkeden kaçarken ve kriz yaşanırken piyasada ortaya çıkan nakit talebinin de BOE tarafından karşılanması artık imkansızdır (yani günümüz örneğinde FED QE yapmasaydı). Hükümet yasayı askıya aldığını açıkladığı anda ise banknot talebi hemen azalır ve kriz dinmeye başlar.
O dönemden kalma bir yorumla bitiriyorum “Ignorant and mistaken bank legislation, such as that of 1844-45, can intensify this money crisis. But no kind of bank legislation can eliminate a crisis.” ” 1844-45 örneğinde olduğu gibi bihaber ve hatalı banka regülasyonları krizleri büyütebilir. Ama hiç bir banka regülasyonu kriz ihtimalini ortadan kaldıramaz.”
Hayır çıkacağını düşünüyorum ama İsviçre Referandumundan evet çıkarsa canlı bir laboratuvarımız olacak.
Şant Manukyan
Müdür | Uluslararası Piyasalar Hisse Senetleri ve Türev